BAZEN EN DOĞRU KARARLARIMIZ HİÇBİR MANTIKLI YANI OLMAYANLARDIR.

28 Mart 2011 Pazartesi

AYNA AYNA SÖYLE BANA


Birine kızmışşam, gücenmişsem,öfkelenmişsem artık kendime soruyorum .Neden bu kadar etkilendim ? Bana neyi göstermek istiyor? Farkına varamadığım nedir ? Cevap geliyor bazen tam o anda bazen de biraz zaman gerekiyor cevap için ama şunu anladım ki sorarsan yanıt mutlaka geliyor.Ben yanıtlarımın genellikle kitaplar aracılığıyla geldiğine inanırım.O yüzden de çok okurum.Kitaplar bana aynalık yapar diye düşünürüm.Bu sefer öyle yapmadım.Kendime sordum.Çok da iyi yapmışım.Diğeri diye bir şey yok.Diğeri benim.O benim aynam. Benim kendimde kabullenemediğim,yüzleşmekten kaçındığım ne varsa bana onu gösteriyor diğeri.Bu yüzden kızmam değil teşekkür etmem gerekiyor aslında ve yanıt geldiğinde mucizevi bir şey oluyor, içinde sorunu anlamış çözmüşsen dışında da sorun çözülüyor.Sorun sandığın kişi de tavrını değiştiriyor.
Kendinle barıştığında diğerleriyle de barışıyorsun ve bunun için dışarıda hiçbirşey yapmana gerek kalmıyor. 


8 Mart 2011 Salı

ALDATMIŞ AMA BİR SORUN NİYE ALDATMIŞ.

Bunu anlatan eski  bir çalışma arkadaşım İlk eşinden boşanmış. 2. Evliliğini yapmış.İlk eşinden bahsederken yüzünün şekli bile değişiyordu.Evlendikten hemen sonra sorunlar başlamış.  Çok kıskanç bir kadınmış.Hiç rahat vermezmiş.Bir keresinde trafikde kalmış 1 saat içinde 10 kere aramış.İnanmamış trafikde kaldığına.  Nerdesin kimlesin ne yapıyorsun diye o kadar sorgulamaya başladı ki hiç düşünmezken aldatmayı o soktu kafama dedi.Bir kere başlayınca da devamı geldi dedi.Nihayetinde boşanmışlar. Şimdiki eşi de aksine çok rahatmış.Sorgulamak biryana sanki aldatılmak umurunda değil diyor.Benim de hiç aklımdan geçmiyor başka biri ile birlikte olmak, bakmıyorum bile diğer kadınlara diyor.
Aldatılmış biri olarak düşünüyorum , aldatana değil de aldatılana mı bakmak lazım ? Keramet rahat olmakta mı ?

4 Mart 2011 Cuma

İÇİMİZDEN HİKAYELER - ZAMANI DURDURMANIN FORMÜLÜ

Bu gerçek bir hikaye.Ben şahidim .
9 yaşına kadar herşey çok güzeldi.Güzel bir semtte ,ailesine ait güzel bir evde annesi babası ve 2 ablasıyla birlikte oturuyorlardı.İyi bir okula gidiyordu.Annesi çalışmadığı için büyürken rahatça ilgilenebilmişti onunla.Babasının kazancı iyiydi, neşeli, eğlenceli bir ailesi vardı.Herşey yolundaydı.
9 yaşında babası beyin kanaması geçirdi.10 yaşında iken iflas etti, alacaklılar peşlerine düştü, 11 yaşında tüm mal varlıklarıyla birlikte evlerini kaybettiler,  mahkemelik oldular, en yakınları ile araları bozuldu, bu arada  büyük  ablası  nişanlısından ayrıldı. Şu anda 15 yaşında, biraz daha düzeldi durumları.Geçen yılbaşında ailesine aşağıdaki gibi bir mektup yazmış.Bir kelimesiyle bile oynamadan aynen yazıyorum.
‘’ Sakın 2011 ‘ e giriyoruz diye üzülmeyin.Çünkü biz ne yaşlanıyoruz ne de gençleşiyoruz.Biz olduğumuz gibi kalıyoruz.Neden mi? Çünkü biz hayatımızda üzüntülere yer vermiyoruz.Hep mutlu oluyoruz.Bazen kötü günler ,zamanlar geçirsek de hep gülmesini biliyoruz.Ben sizin çocuğunuz olduğum için çok şanslıyım.Bazen sizi kırsam da en sonunda birleşip gülebiliyoruz.
………….. ailesi ben sizi çok seviyorum.’’
15 yaşındaki bir çocuktan bile öğreneceklerimiz olabiliyor.