BAZEN EN DOĞRU KARARLARIMIZ HİÇBİR MANTIKLI YANI OLMAYANLARDIR.

18 Temmuz 2012 Çarşamba

SANA GÜVENİYORUM


Bir başkasına güvenmenin ölçüsü nedir.Tanıdığınız süre mi, ilişkinizin yoğunluğu mu,
birkaç olayda verdiği tepkiler mi, yaptıkları mı , yoksa sadece içgüdüleriniz mi ?

Bazen  öyle anlar olur ki hayatta , ya güveneceksin karşındakine ya da vazgeçeksin
Öyle uzun uzadıya düşünmeyeceksin.

İşte öyle zamanlarda güvenmeyi seçmek ve karşındakinin de bunu başarması öyle güzeldir ki.

Hele bir de şu cümleyi duymak herşeye değebilir

'' Bana güvendiğin için teşekkür ederim ''

Belki de sevdiklerimizin başarıları , onlara inanmamızla çok yakından ilgilidir.

12 Temmuz 2012 Perşembe

YENİ YENİ YEPYENİ


Yeni bir ilişki, yeni bir iş, yeni ev, yeni semt, yeni ülke, yenilik...


Yeni olan hem güzel, heyecan verici, hem de korkutucu,

o zamana kadar alıştığın bir düzen var. az çok hayatın kontrol altında, mutlu olmasan bile alışmışssın birşeylere,

sonra hayatında bir yenilik oluyor. Her ne olursa olsun, bir insan, iş, ev, vs

Dengeler değişiveriyor birden. Nereye koyacağını bilemiyorsun, bocalıyorsun

heyecan ve korku elele. Dr Jeykıll ve Mr Hyde gibi

Korku  her fırsatta kendini göstermeye hazır.En ufak bir işarette çıkıveriyor öne

Bazen son sürat eski düzenine dönmek istiyor insan.Yeniliğin sonucunda ne olacağı belli değil

İyi de olabilir kötü de.

Eski düzen kötü de olsa alışmışsın.İdare ediyorsun

Oysa yeniliğin sonucunda eskisinden beter olmak var.

Aslında değişim kaçınılmaz. Hayatın kuralı.Değişim olmazsa boğuluyor insan , fotokopi günler insanın üstüne üstüne geliyor

O zaman  yapılacak tek şey kalıyor , kendini akışa bırakmak ve tadını çıkarmak.

4 Temmuz 2012 Çarşamba

RAHMETLİ PARA GÖNDERMİŞ


Annem babamın öldüğünü uzun zaman kabullenemedi.

Babamın vefatından sonra emekli maaşını çekmek için gittiği bankada rastladığı arkadaşına
'' Orhan para göndermiş , onu almaya geldim ''demiş.

Arkadaşı ; '' bir an afalladım acaba hayatta mı eşi diye düşündüm '' diye anlattı.Sonra bakış açısını anlamış
ve gülümsemiş. Şimdi kendisi de eşini kaybetti. 

Kaybettiğimiz yakınlarımızı bir daha görememek düşüncesi çok acı.

O yüzden ben tekrar biraraya geleceğimizi  düşünmeyi tercih ediyorum.

3 Temmuz 2012 Salı

BİR EVLİLİK,ÇOCUK, BOŞANMA HİKAYESİ

Kadın ; 30 lu yaşların sonunda .Bankacı 
Adam ; Kadından birkaç yaş büyük.Doktor

Tanışıyorlar, Birbirlerinden hoşlanıyorlar.Evlenmeye karar veriyorlar bir süre sonra.Nişanlanıyorlar ama
işler yolunda gitmiyor.Bir süre sonra ayrılıyorlar.Kadın başka bir şehre taşınıyor. Aradan yıllar geçiyor.
İkisinin de hayatına başkaları giriyor ama evlenmiyorlar.Kadının içini çocuk özlemi sarmaya başlıyor.
Adam aklına düşüyor.Aslında ne ideal bir baba olurdu diye düşünüyor. Başka kimseyi çocuklarının babası olarak düşünemiyor,
ama artık ilişki, evlilik de istemiyor adamla.Düşünürken  aklına bir çözüm geliyor.
Cesaretini toplayıp arıyor adamı.Çocuklarımın babası olurmusun diye soruyor. Kabul ediyor adam
Yapay döllenme ile çocuk sahibi oluyorlar.Göstermelik ,kağıt üstünde bir nikah yapıp sonra da boşanıyorlar.
Anlaşmalı hepsi.Adamın ailesinin hiçbirşeyden haberi yok.

Bu gerçek bir hikaye. Duyunca adam kadını çok seviyor olmalı diye düşündüm.

Çok mu romantik düşündüm diye de merak ettim sonra?

BENİ ELEŞTİR- ME


Kendimizi o kadar acımazsızca eleştiriyoruz ki bir başkası bunu yüksek sesle dile getirdiğinde dayanamıyor
tepki veriyor,kızıyor, uzaklaşıyoruz o kişiden.

Aslında bizi eleştiren , yargılayan başkaları değil, içimizdeki yargıç.

o yargıç parmağını yüzümüze sallayarak içimizden geçenleri yüzümüze haykırdığında kulaklarımızı tıkayıp kaçmak yerine
kendi içimizle yüzleşebilsek aslında o eleştirileri kendimize yaptığımızı anlayabilsek , mükemmel olmamayı kabullenebilsek,
herşey farklı olur mu?