BAZEN EN DOĞRU KARARLARIMIZ HİÇBİR MANTIKLI YANI OLMAYANLARDIR.

29 Aralık 2013 Pazar

ÖFKE HERYERDE


   

  şu yaşananlara bakınca bunca öfke,savaş,hırs

 içimizin bir yansıması mı acaba

içimdeki öfke bitince dışardaki öfke de bitecek mi ?

bu mudur ?

26 Aralık 2013 Perşembe

GÜZEL ÜLKEM


Allahım sen ülkemi koru

İnsanlara sağduyu,barış,dostluk,kardeşlik duyguları nasip eyle

Birbirimizi sevmeyi,anlamayı,hoşgörülü olmayı hatırlat

Nasıl da acımasızca düşüncesizce yerden yere vuruyoruz birbirimizi
Haksızlığa karşı tepkisiz kalmak olmaz elbet ama
Haklıyken haksız duruma da düşmemeli insan
Ağzından bir söz çıkmadan,bir adım atmadan önce düşünmeli , iyi düşünmeli hem de




21 Aralık 2013 Cumartesi

NE ZAMAN EGOMUZUN OYUNLARINA GELMEYİZ



  Övgülerle havalara girmediğin
   yergilerle yerin dibine girmediğin  zaman

 Biri harika gözüküyorsun dediğinde havalara giriyorsan ama arkasında başka biri cildin bozulmuş biraz da kilomu almışsın dediğinde kahroluyorsan egonun oyununa geliyorsun dikkat et.

 Övgüyü  alçakgönüllülükle kabul edip teşekkür ettiğinde
 Yergiyi de gülümseyerek karşıladığında
 
 işte o zaman büyük bir adım atmış oluyorsun...

11 Aralık 2013 Çarşamba

100 KİŞİYE SORDUM


Hepsi farklı cevaplar veriyor.

Beni nasıl tanımlarsın diye sorun bakın çevrenizdekilere.

Dürüst olmalarını isteyin.

Bakın ne farklı cevaplar alacaksınız.

Acaba hayatımızdaki indanlar farklı yönlerimizi mi açığa çıkartıyor?

BİLGİÇ OLMAK YA DA OLMAMAK. İŞTE BÜTÜN MESELE.




Bir yakınım benim için demiş ki '' bilgiç bilgiç konuşuyor ''

Önce üzüldüm duyduğumda.çok üzüldüm.

Sonra belki de haklıdır diye düşündüm.

karşındakinin hatasını görsen de istenmeden fikir beyan etmemek lazım belki de

karışmamak, burnunu sokmamak lazım

ama bir yandan sık sık beraber olup, dertlerini dinleyip karışmamak mümkünmü

Bir şey söylemeyince bu sefer de etliye sütlüye karışmıyorsun oluyor

Sanki ne yapsam suçlanıyorum.

Suçlanma eğilimim mi var benim acaba


 

10 Aralık 2013 Salı

KIRGINIM KIRGINSIN KIRGINIZ



Herkesin ama istisnasız herkesin kırıldığı birileri var.Benim kırıldıklarım başkalarına kırılıyor.Muhtemelen onlar da başka birilerine.

İçerlediğiniz kişilerin aslında  ''bilinçsiz '' olduğunun farkında vardığınızda onlara karşı kırgınlık değil şefkat hissedersiniz diyor Eckhart Tolle.

Fantezi filmlerdeki gibi bir yaratığın benliklerini ele geçirdiğini düşünürüz mesela.Ya da karşımızdakini bilinçsiz bir bebek gibi görebiliriz belki.Saçını çekti diye bebeğe kırılırmısın mesela.
Ya da yüzünü tırmaladı canını acıttı diye.

Yöntem basit mi? Basit.

Kolay mı? Değil.

Mümkün mü ? Münkün....


 

2 Aralık 2013 Pazartesi

HERKES BİRİLERİNE ÇOK KIZGIN



Arkadaşım görümcesine çok kızgın. Düğününe hiç yardımcı olmamış diye...
Yengem damadına ve dünürüne çok kızgın.Kızına istediği hayatı vermiyorlar diye...
Başka bir arkadaşım babasına çok kızgın.Çocukken onu yanlış yönlendirmiş diye...
Bir akrabam kocasına çok kızgın.Enerjisi düşükmüş onu da aşağı çekiyormuş diye...
Bir başka arkadaşım da kocasına çok kızgın.Ortak iş yaptıkları ağbisi onu kullanıyor diye...
Bir başka akrabam karısına çok kızgın.Hiç bakımlı değil diye...
Ben de birilerine çok kızgındım.Beni kullandılar diye..
İşin garibi içimdeki öfkenin farkında bile değildim.Sonra birgün o öfke tokat gibi yüzüme çarptı.
Anladım ki ben içimde o öfkeyi taşıdıkça başkalarının öfkesini de üzerime çekiyorum hem de sebepsiz yere, durup dururken.

Benzer benzeri çeker prensibi...

Ve artık kızgın olmamayı seçiyorum.Umarım bu seçimimi hep hatırlarım...



 

20 Kasım 2013 Çarşamba

HERZAMAN BİR PLANA İHTİYACIMIZ VAR MI ?

Fotoğraf: Improve your English on FB: www.fb.com/EnglishIF

Improve your English on FB: www.fb.com/EnglishIF — Giron Julieta ve 9 diğer kişiile birlikte.

İSTENMEDEN ŞU ÜÇ ŞEYİ YAPMA.SORGULAMA,YARGILAMA,AKIL VERME...



''Hayatınla ilgili nekadar çok şey paylaşırsan o kadar kişiye hesap vermek zorunda kalırsın.''

Bunu yıllar önce bir arkadaşım söylemişti.

Ne kadar haklı olduğunu şimdi anlıyorum ancak.

Tüm içtenliğinizle sıkıntınızı ya da mutluluğunuzu paylaştığınızda karşınızdakinden gelen tepkiye dikkat edin. Sizin adınıza sevinirler belki ama daha sonra hemen yargılamalar,sorgulamalar,akıl vermeler başlayabilir.

O halde dikkat etmeli,kiminle ne paylaşacağını seçmeli insan...

9 Kasım 2013 Cumartesi

BEN DÜŞÜNCELERİM DEĞİLİM



Düşünce;
endişelenir,korkar,hayal kırıklığına uğrar,yargılar
pişman olur,içerler,kendine acır,şikayet eder
genelikle üzgün ve öfkelidir
hiç farkına varmadan ele geçiriverir benliğini
senden beslenir
kendini o düşüncelerle tanımlamaya başlarsın hiç farkına varmadan

ve bütünleşirsin onlarla ve böylece hayat hikayen oluşur...



ŞİKAYETİM VAR


Sürekli mızmızlanan, şikayet eden , huysuz çocuklar gibiyiz

ve her şikayetle kendi cehennemimizin duvarına bir tuğla daha koyuyoruz...

27 Ekim 2013 Pazar

AĞLAMAK DA GÜZELDİR



Bir film seyredersin,tutamazsın kendini başlarsın ağlamaya. Ağladıkça ağlayasın gelir

Dün bir filme gittim..Gitmeyecektim aslında dediler ki çok güzel, çok ağlanıyor ama çok güzel
Ben filmlerde ağlamam , ağlayanlarla da dalga geçerim.dün biraz sıkkındım önce dedim ki ağlayacak yer mi arıyorum.Komedi seyrederim,gülerim biraz kendime gelirim.

Yanlış düşünmüşüm,acıklı filme gittim.Duygusallık diz boyu. Sıkıysa ağlama.önce tuttum kendimi.Filmlerde ağlamam ya.Sonra baktım birkaç damla akıyorSaldım gitti.

Bir ağladım bir ağladım.Ohhh.Dünya varmış.....

Kesinlikle tavsiye ediyorum.Benim ünyam'a gidin ağlayın rahatlayın...

24 Ekim 2013 Perşembe

KENDİME HATIRLATMALAR-ÖVGÜDEN ETKİLENME, YERGİDEN YERİNME


Mesela kadınların zayıf noktası genç, güzel ve ince görünme isteği değil mi

bunları  duyduğun zaman havalara girme, kendini diğerlerinden üstün zannetme
sevgiyle kabullen,teşekkür et

bununla övündüğünde egon devrede. unutma

cildin bozulmuş,yorgun gözüküyorsun,ya da yaşla ilgili birşaka duyduğun zaman da yerinme
onu da sevgiyle kabullen,hatta teşekkür et. sana bir ders verdiği için.O dersi sadece senin anlaman gerek. çevreden yardım bekleme.

ne hissediyorsan osun.sen ne hissediyordan çevren sana onu yansıtıyor. hatırla ve

yoluna devan et

20 Ekim 2013 Pazar

GÜZEL HİSSET GÜZEL OL


Kendini güzel hissettiğin ölçüde güzelsin.

Ruh halin görüntünü etkiliyor.Kendinle ilgili her düşüncen hayat buluyor.
Güzel gözükmek istiyorsan önce kendini güzel hisset.Kendinden memnun ol ama bu memnuniyet övünç ya da bşkalarıyla kıyaslama şeklinde olmasın.hayatın doğal güzelliğini düşün ,hisset ve ol.

Doğa kendisiyle övünür mü düşün

Öyleyse doğa gibi güzel ol;

sade ama nefes kesen
doğal ama ihtişamlı
Çok renkli ama asla göze batmayan
Makyajsız ama bakımlı

Ol ve olduğun şey için minnettar ol...

7 Ekim 2013 Pazartesi

25 YIL SONRA ÜNİVERSİTE ARKADAŞLARI


Hafta sonu üniversitenin yemeğine katıldım. mezun olduktan sonra 25 yıl
dile kolay.

İlginç olan 25 sene sonra , sanki üniversiteye yeni başlayan halimiz gibi, şen şakrak heyecanlı ve keyifliydik.O zamanlar birbiriyle hiç konuşmayanlar bile yemekte canciğer kuzu sarması oldu.
Çünkü bu kadar yıl sonra farkettik ki yargılamaların,maskelerin, rekabetin olmadığı, birbirimizi olduğumuz gibi kabullendiğimiz bir yermiş okul.

Eminim ki o kadar yılda bir çok hayal kırıklığı,acı , pişmanlık da yaşanmıştır ama o gece sanki henüz hiçbir şey yaşamamış hayata yeni başlayan gençlerdik yine.

Her sene ekim ayını 2. cumartesisi bunu tekrarlayalım diye sözleştik.Çünkü hasret kalmışız bu ortama.

Okul ortamlarındaki arkadaşlığı tekrar yakalamak zor hatta imkansız.O yüzden yapışmalı bırakmamalı,Herkes bunu anlamış olmalı ki şimdi facebooktan arkadaşlık istekleri yağıyor.

Çok hoş...

29 Eylül 2013 Pazar

ÇAĞLA NE DEMİŞ?

Çağla Şikel ne güzel demiş. Ben güzel bir geleceğimiz olacağına inanıyordum ama Emre inanmıyordu
Sonunda onu da ikna etmeyi başardım

İşte akıllı bir kadın.Düzeltiyorum inanan bir insan...

PAZARLAMA MÜDÜRÜ,YOGA HOCASI,DANS EĞİTMENİ


Artık kesin karar verdim. Başımıza ne geliyorsa kendi kendimize yaptığımız konuşmalardan dolayı.
O konuşmaların içeriğini  belirleyen de doğum duygusu denen şey.
Doğum duygunu farkettiğin ve şikayet etmeyi bıraktığın andan itibaren ama gerçekten bunu yapabildiğinde bir şey ler değişmeye başlıyor zaten.

Yoga hocam 30 lu yaşlarında bir genç hanım.Harika yoga yaptırıyor.Yapanlar bilir.Derslere hocanın kişiliği yansır.Yumuşak, sert,mükemmeliyetçi,otoriter,neşeli vs. uzar gider liste.
Dersten sonra sohbet imkanımız oldu.Tüm gün kurumsal bir firmada çalışıyor,akşamları ve hafta sonları yoga dersleri yanında dans dersleri de veriyormuş.Yoğun iş hayatından nasıl fırsat buluyorsunuz diye sordum.Yüzü ışıl ışıl cevap verdi

- Ama çok seviyorum.

Bitti.Sevdiği şeyi bulmuş,kendini ifade edebiliyor üstelik bundan para kazanıyor.Tam zamanlı işine de devam ediyor.

Sızlanmak yerine kendisine mutlu olmak için izin vermiş.

İzin verince de yol kendisini göstermiş

Şapka çıkartıyorum...






 

14 Eylül 2013 Cumartesi

BAZEN EN DOĞRU KARARLARIMIZ HİÇBİR MANTIKLI YANI OLMAYANLAR (MI) DIR


Bilinmez.
Hayatım boyunca içgüdülerime güvendim.ne zaman bir şeyi etraflıca düşünüp taşındıysam da yanlış yaptım.
Doğru olduğunu hissettiğim yolda olduğumu nasıl anlarım.içimde bir ferahlık duygusu varsa.
Bu kadar basit..

Endişenmeye başladığım zamanlarda bunu hatırlamalı...

7 Eylül 2013 Cumartesi

BEN BİZZAT KENDİM



Kendin hakkında ne düşündüğüne dikkat et.
Sen kendin hakkında ne düşünüyorsan başkasının da senin hakkında düşüneceği o.
Sonra biri pat diye biri söyler yüzüne.
Şaşırırsın,
İyice düşününce anlarsın ki senin kendi hakkındaki düşüncen başkasının ağzında dile gelmiş...


 

6 Eylül 2013 Cuma

KİMİ ÜZGÜN KİMİ ŞEN



Baskın bir ruh hali var her insanoğlunun.Kimi üzgün kimi şen.Kimi karamsar kimi iflah olmaz iyimser.kimi memnun her daim ,kimi  mutsuz çöpten sebeplerden.Kimine dünyaları versen şikayetçi
kimi şükreder en ufak şeye.Kimi pek beğenir kendini, kimi eleştirir herşeyini.Kimi inatçı kimi pes ediverir hemen.

Başkasında görmek pek kolaydır da bu halleri kendini anlamak bir ömür gerektirir bazen.

Sanırsam hayatımızın rotasını çizen bu baskın ruh hali.Ruh halin neyse yaşadığın o.

Bi sor bakalım kendine senin baskın ruh halin nedir diye.

Karamsarsan iyimser ol
Üzgünsen memnun ol.
Şikayetçiysen herşeyden ve herkesden bir de memnun ol.

Önce sen ol. sonra bırak çevren olsun

Bir dene...

18 Ağustos 2013 Pazar

BAZEN İÇİME CANAVAR KAÇIYOR


Çok acıkınca,

Çok yorulunca,

Çok terleyince,

Çok kalabalık olunca,

Çok gürültü olunca,

İstemediğim bir şey yaptığımda

Canavar yavaş yavaş uyanmaya başlıyor,

Aldırmamaya,uyutmaya çalışıyorum, ııh olmuyor

İnatçı.

Uyanınca da çok fena ,ezip geçiyor ortalık karman çorman

Sonra yorulup uyuyakalıyor ama arkasını topla toplayabilirsen.




 

15 Ağustos 2013 Perşembe

YOL ÇAĞIRIYOR



''people don't take trips trips take people'' demiş John Steinbeck.

tam çevirmek zor ama İnsanlar mı seyahate çıkar? Seyahat mi insanları çağırır anlamı çıkabilir belki

Yol seni çağırıyor,gitmemek olmaz, her seyahat fırsatı kendini tanımak için bir deneyim

O yüzden daha önce gitmediği yerlere gitmeli insan, kendisini yeniden yenibaştan tanımlamalı

Yeni yollar, yeni insanlar, yeni kültürler tanırken kendisinin daha bir farkına varabilmek için bunu yapmalı

özelliklede bulunduğu yerden mümkün olduğunca uzaklara gitmeli,

Hiçbir seyahat fırsatı kaçırılmamalı,

Mümkün olduğunca farklı yer , mekan görülmeli , zenginleşmeli,

Yol çağırdığında davete icabet etmemek olmaz

Gitmeli, görmeli...



23 Temmuz 2013 Salı

HERŞEY BAŞKALARI İÇİN Mİ?




50 li yaşlara yaklaşan bir arkadaşım dedi ki ''ben herşeyi ailemi memnun etmek için yapmışım''

Belki de asıl soru '' ben neden başkalarını memnun etme ihtiyacı duyuyorum ? '' olmalıydı.

 

14 Temmuz 2013 Pazar

SEYYAH OLDUM ŞU ALEMİ GEZERİM


Seyahat güzel şey.

Hele dilini,kültürünü,yemeğini,örfünü adetini bilmediğin yerlere gitmek,farklı ülkelerden insanlarla tanışmak hatta arkadaş olmak çok güzel.Ayakların acıyıncaya kadar yürümek,artk daha fazla yürüyemem dediğin noktada karşına harika bir meydan, bir yapı,bir sokak çıktğında kendini unutup burayı da keşfetmek lazım deyip tam gaz devam etmek çok güzel.Yolunu kaybetmek, dillerini hiç bilmediğin insanlardan yol tarifi almaya çalışmak daha da güzel.

Yeni bir ülkeye yolculuk aynı zamanda iç dünyana da yolculuk demek.

Seyahat güzel şey...

3 Mayıs 2013 Cuma

ETKİ



İlişkide olduğumuz herkes , bir diğeri olan ilişkimizi etkiliyor. Örneğin aşk ilişkisinde çok mutlu iseniz garsona çok kaba davranamazsınız.
Ya da kayınvalidinize çok kızgınken kocanızla çok mutlu olamazsınız.
Patronunuz ya da müdürünüzle aranız bozukken sevgilinize çok iyi davranamazsınız
Denklem gibi birşey bu.Her iki tarafta da eşitlik sağlanmalı


Bu yüzden !  bir ilişkisini kurtarıcı gibi görmemeli insan. Diğer ilişkileri bozukken sadece aşk ilişkisine bel bağlayıp kendisini rahatlamasını talep etmemeli. Her ilişkisine  dikkat etmeli, çok uyanık olmalı
Her ilişki bir diğerini etkiliyor ...Bunu hiç akıldan çıkarmamalı.

2 Mayıs 2013 Perşembe

DR JEYKLL AND MR HYDE



 Kimse sadece iyi veya sadece kötü diye nitelendirilebilir mi?

 Zaman zaman biz bile kendimizi tanıyamıyoruz,Birilerini kırıyor, incitiyor, üzüyoruz.Bunu bilinçlimi yapıyoruz.Tabi ki hayır.Kim karşısındakini hele sevdiğibir  insanı bile bile incitir?

Bunu yapan benliğimiz ele geçiren Mr Hyde.Dr Jeykll tamamen masum.



 

HERŞEYİN TERS GİTTİĞİ ZAMANLAR.


Bazen herşey ters gidiyor gerçekten de. Herkes herşey üstüne üstüne geliyormuş gibi oluyor insan.
Öyle zamanlarda suçlu arıyorsun. '' X Neden böyle davranıyor . ne kadar dırdırcı.
Offf arkadaşlarım hep sıkıcımıydı bana mı öyle geliyor? S nin tek derdi beni kullanmak,ancak çıkarı varsa yanımda.Z ne kadar dedikoducu. bütün gün kayınvalidesinin ne kadar kötü bir insan olduğundan bahsetti durdu.
Üstelik yatırım diye aldığın altının fiyatı düştü.Zarardasın.Trafik de berbat.Aldığın birkaç kiloyu da bir türlü veremiyorsun
 Sıkıldımmm sıkıldıımmm. Boğulucammm.

C beni anlar onunla konuşmalıyım.AAA o da ne ? O da meğer kardeşiyle çok kötü bir kavga etmiş
Gergin, üstelik o da benim üzerime geliyor
Sanki herkes elbirliği etmiş beni sıkmaya çalışıyor.Zavallı ben.Haksızlık ediyorlar hep bana.dır dır dır vır vır derken çok fena hastalanıyorsun.Çünü bünye bu kadarını kaldıramıyor.Dayanamayacağın bir noktaya geliyorsun.Sonra tesadüfen ! eline bir kitap geçiyor.

Anlamaya başlıyorsun.Hepsini sen yarattın.Anlamasına anlıyorsun da o kafadaki ses  çok inatçı.
Hala seni kurban gibi hissetiriyor. İntikam senaryoları kuruyor,içleniyor, öfkeleniyor.Kızgın, kırgın, üzgün... Seviyor aslında için için öyle olmayı.Şartların kurbanısın öyle ya. Herkes sana karşı.

Dinlemeyi reddediyorsun ,üzerine geliyor, çok uyanık, çok inatçı, boşluk bulduğu gibi sızıyor,
Hiç boş kalmamalı o yüzden, sevdiğin bir uğraş bulmalıGeçmişi düşünüp içerlemek , geleceği düşünüp endişelenmek yerine sana sevinç verecek faaliyetlerde bulunmalı..Çünkü o inatçı ses sevinçden huzurdan hiç hoşlanmıyor , barınamıyor o duyguların yanında siniyor,

En ufak bir sinirlenmeye dikkat etmeli,en ufak bir içerlemeye,alınmaya.bir şey anlatmaya çalışıyor.O ses faaliyete geçiyor.dikkat et.Kendini ezdirme,kullandırma, hayır demeyi bil ama öfkelenmeden yap bunları.Senin içinde böyle davranılmayı çeken birşey olmasa insanlar da sana öyle davranmazdı.Ne olduğunu anla.Sorunlar neredeyse  kendiliğinden çözülsün

Belki de anahtar bu.Dikkat et.Keyif alacağın şeyler yap.Hepsi bu


1 Mayıs 2013 Çarşamba

ACI BEDENİ - DEVAM - ECKHART TOLLE


Acı beden, çoğu insanın içinde yaşayan yarı otonom bir enerji biçimidir ve duygulardan oluşan bir varlıktır.
Acıktığında ve kendini yenileme zamanı geldiğinde, uykusundan uyanır. Buna ek olarak, herhangi bir zamanda herhangi bir olayla tetiklenerek de harekete geçebilir. En önemsiz olayı, birinin söylediği ya da yaptığı bir şeyi ve hatta bir düşünceyi tetik olarak kullanabilir.
Eğer yalnız yaşıyorsanız ya da o sırada yakınınızda kimse yoksa, acı beden sizin düşüncelerinizle beslenir. Aniden, düşünce sisteminiz belirgin bir şekilde olumsuz hale gelir. Genellikle, bu olumsuz düşünce krizi başlamadan önce zihninize olumsuz bir duygu dalgasının girdiğini fark etmezsiniz; endişe ya da öfke gibi.
Bütün düşünceler enerjidir ve acı beden şimdi düşüncelerinizin enerjisiyle besleniyordur. Olumlu-olumsuz düşünceler; aynı enerjidir ama farklı bir frekansa sahiptir. Acı beden, mutlu ve olumlu bir düşünceyi hazmedemez

Her şey, sürekli hareket halinde olan enerji alanlarıyla titreşirler… Düşüncelerin kendilerine ait bir frekans alanı vardır ve olumsuz düşünceler daha alt seviyelerde kalırken, olumlu düşünceler daha üst seviyelere çıkar. Acı bedenin titreşim hızı, olumsuz düşüncelerin titreşim hızıyla aynıdır ve acı bedenin sadece olumsuz düşüncelerle ve duygularla beslenebilmesinin nedeni de budur.
Acı bedenden yayılan duygu, kısa süre içinde düşünce sisteminizi etkisi altına alır ve zihniniz acı bedenin kontrolü altına geçtiğinde, düşünce sisteminiz de olumsuz hale gelir. Kendinizi tamamen o sesin söyledikleriyle tanımlar, bütün bozuk düşüncelerine inanırsınız.O noktada, mutsuzluk bağımlılığı yerleşir

Sorun olumsuz düşünce trenini durduramamanız değildir; durdurmak istememenizdir. Acı beden için, acı zevktir. Bütün olumsuz düşünceleri iştahla yutar. Aslında, şimdi zihninizdeki ses, acı bedenin sesidir. Acı beden ve düşünce sisteminiz arasında kötücül bir döngü oluşur. Birkaç saat ya da birkaç gün sonra, kendini tazeleyip beslenmesini tamamlayarak uykusuna geri döner ve arkasında enerjisi tükenmiş bir organizma ve hastalıklara karşı daha açık bir fiziksel beden bırakır. Eğer bu size psişik bir asalak gibi göründüyse, haklısınız, çünkü gerçekten öyledir

ACI BEDENİ-ECKHART TOLLE DAN ALINTI



Acı beden sizi ele geçirdiğinde, daha fazla acı istersiniz. Ya mağdur veya fail olursunuz. Acı çektirmek veya acı çekmek ya da her ikisini aynı anda istersiniz. Aslında bu ikisi arasında da çok fark yoktur. Tabii ki bu süreçlerin bilincinde değilsinizdir ve hararetli bir şekilde acı istemediğinizi savunursunuz. Ama dikkatli bir şekilde bakın ve şunu göreceksiniz: Düşünme biçiminiz ve davranışlarınız, başkalarına ve kendinize acı çektirmek üzere inşa olmuştur

Acı beden, diğer bütün varlıklar gibi, var olmaya devam etmek ister ve onun varlığını sürdürebilmesinin tek yolu, sizin onunla farkında olmadan özdeşleşmenizdir. Akabinde, o ayaklanır, sizi ele geçirir, siz halini alır ve sizinle yaşam bulur. İhtiyaç duyduğu gıdayı sizin aracılığınızla temin eder

Güçlü, aktif acı bedene sahip biri, başkalarına son derece rahatsız edici gelen bir enerji yayar. Böyle biriyle karşılaştıklarında, bazı insanlar hemen o kişiden uzaklaşmak, ilişkilerini olabildiğince asgariye indirmek isterler. Karşılarındaki kişinin enerji alanından tiksinirler. Bazıları o kişiye karşı bir saldırganlık hissedebilirler ve ona kaba davranabilir, ona karşı sert sözler söyleyebilir veya bazı durumlarda fiziksel olarak saldırabilirler. Bu, içlerinde bir şeyin karşılarındaki kişinin acı bedenine benzediğini gösterir. Bu kadar güçlü şekilde tepki verdikleri şey, aslında kendi içlerinde de vardır……

24 Mart 2013 Pazar

BÜTÜN ERKEKLER BAŞLANGIÇTA PRENSMİŞ


Sonradan  kötü kalpli bir büyücü onları kurbağaya dönüştürmüş.
O gün bugündür kurbağa prensler büyüyü bozacak prensesi arar '' beni öp'' diye yalvarırlarmış prenseslere
Güzel  prensesler, kurbağa prenslere büyü yapıldığını bilmediği için bu ısrarlara kulak asmazmış
Ancak  kurbağaların gözünün içine bakmaya akıl eden  birkaç prenses mutluluğu bulurmuş
Prense aşık olmak kolaymış
Zor olan kurbağanın içindeki prensi görmekmiş.
Bunu anlamayan diğer prensesler içlerini çekip durur aramaya devam eder ve söylenirlermiş
''Artık eski prensler kalmadı''


 

14 Mart 2013 Perşembe

İÇİMİZDEN HİKAYELER-KADIN KOCASINA ÇOK KIZIYORMUŞ


Kadın kocasına kızıyormuş.Çok para kaybetti.Aklını kullanamadı diyormuş.Tekrar tekrar aynı hataları yapıyor diyormuş.Adam aile işini yapıyormuş ama hayatından hiç memnun değilmiş.Her 2.kuşak aile şirketinde olduğu gibi işin içindeki akrabalarla sorunlar yaşıyormuş.Kendini ifade edemediğini düşünüyormuş.Adam işini sevmiyormuş,hep şikayet ediyormuş.Sevmediği için bir türlü işe odaklanamıyor,para kazanamıyormuş.Adam karısına çok aşıkmış.Kadın ilerlemiş yaşına rağmen çok güzel,çok iddialı ve çok bakımlıymış.Adam onu mutlu etmeyi çok istiyormuş.Ona pahalı giysiler,mücevherler alıyor,lüks evlerde lüks otomobillerde gezdiriyor,en güzel yerlere seyahata götürüyor,çocukları pahalı kolejlerde okutuyormuş.Para kazanamadığı için de babadan kalan ne varsa satıp öyle geçinmeye çalışıyormuş.

25 sene önce flört ettikleri dönemde de adam işini sevmiyormuş.Yine akrabalarla sorunlar yaşıyor ,işinde kendini ifade edemediğini düşünüyormuş.Adam o zaman da şikayet ediyormuş.Kadın dinliyormuş ama ne dinlediğinin pek farkında değilmiş.

Adam aslında hiç değişmemiş...Kadın aynı adama zamanla kızmaya başlamış

İnsanlar aslında birbirlerini sen çok değiştin diye suçlarlar ama bu hikayede adam hiç değişmemiş.

Değişen kadının bakış açısıymış...

15 Şubat 2013 Cuma

KURUMSAL HAYAT VE KÖLELİK


Bizi köle eden kurumsal hayat mı yoksa

köle olan  ruhlarımız mı bu hayata mahkum ediyor kendini

Başka bir seçenek olmadığı inancımı bizi orada tutan ?

Korkularımız mı bizi köle yapan?

SEVDİĞİN İŞİ YAP KOLAYSA...


Sevdiğin işi yapmak isteği bizi yanlışa sürükler. Amaç para kazanma ve vakit geçirme eyleminin birlikte ve sevilerek yapılmasıdır.Sevdiğin işi yaparsan para ve başarı zaten onu takip eder denir.Başarı kısmına sözüm yok. Oysa para ve iyi vakit geçirme genellikle birarada olmuyor.Para farklı bir bilinç, sevgi, kendini ifade ayrı bir bilinç.

 İyi vakit geçirme , sevdiğin uğraşıları yapma kısmını bulduk diyelim  ki ben buldum.O yüzden kendi adıma örnek verebiliyorum (genelde hayata kendi tecrübelerimizle bakmıyor muyuz zaten)
Bunları yaparak para kazanabilirmiyim  ? Pek olası gözükmüyor.( Belki bu da kendimi sınırladığım bir inançtır kimbilir. Üzerinde düşünmek lazım )
Hayatta en çok istediğim şey tutkularımı keşfetmekti.Çok aradım,gerçekten aradım didindim uğraştım. Bazı şanslı(!) insanlar gibi doğuştan ne istediğini bilen tiplerden olmadım.Yine de vazgeçmedim.''Arayan bulur'' sözü doğru.Öylesine bir arayıştan bahsetmiyorum.Kararlı,ısrarcı , hiç vazçmeyen bir arayış sözünü ettiğim.

Sonuçta tutkularımı keşfettim.( Eskiden insanın sadece birşeye tutkusu olabileceğini düşünürdüm.Anladım ki öyle değilmiş.Birkaç şeye birden tutkusu olabilirmiş insanın.Hatta böylesi daha güzel kanımca.Çok yönlü bir insan oluyorsunuz böylece.)

Uzun sözün kısası , işte tutkularım;

Kısa filmler yapmaya bayılıyorum ( bunu yeni keşfettim,aslında çok yeni sayılmaz daha ortaokul yıllarımda oyunlar yazar,oynar yönetirdim resmen bir oyunu sahnelerdim  )

Dansederken kendimi kaybediyorum ( ki çocukluğumdan beri dansetmeyi çookk severim )

Yazmayı seviyorum ( bu yeni mi sayılır eh bir nebze, kitap okumaya herzaman aşıktım okumayı söktüğümden beri elime ne geçse okurdum ama yazmak farklı bir alan.20 li yaşların ortalarında bir iki deneme yazdım , bir çeviriye başladım yarım bıraktım, 30 lu yaşlarda ise bayağı denemeler yazar oldum.yayınlatacaktım sonra beğenmedim yazdıklarımı vazgeçtim.ANcak şunu farkettim ki yazarak kendimi daha iyi anlıyorum ve anlatıyorum)

Öğretmeyi de seviyorum.Birileri benden birşeyler öğrenirse , öğrenmeye hevesli bile ise heyecanlanıyorum.

Yoga yapmayı da çok seviyorum.Hem mükemmeliyetçi yanımı tatmin ediyorum hem de huzur buluyorum.Aslında ikisini birarada bulmak zordur.

Seyahat etmek dünyamı değiştiriyor.Özellikle daha önce hiç gitmediğim ini ,dilini , örfünü ,adetini bilmediğim uzaaak diyarlara gitmeyi tutkuyla istiyorum.

Bunları yaparken mutlu oluyorum hem de çok.Şöyle bir bakınca hepsi de aslından hep gözümün önünde olan , ulaşması hiç de zor olmayan şeylermiş.Yeni farkına vamış olmam ilginç.

Sonuç olarak kendini keşfetmenin yaşı varmıymış Yokmuş.
Her an kendini anlamak , keşfetmek için ayrı bir fırsat sunarken hem de ...
Özetle . Bumu dur .Budur...

Asıl soru burada başlıyor işte.Bunları yaparken nasıl para kazanılır  Ya da bunları yaparak para kazanmayı düşünmeli mi yoksa sadece hobi düzeyinde mi bırakmalı ?
Para sadece meslekten gelir sınırlayıcı bir inanç mı yoksa gerçeğin ta kendisi mi?
Para bir çok farklı kaynakten gelir ( mi ? ) deyip o farklı kaynakları mı keşfetmeye çalışmalı ?
Soru çok cevap da yakında gelir nasılsa.Hatırlamak lazım.
''Arayan bulur ''



28 Ocak 2013 Pazartesi

Ruhumu yedi kez aşağıladım / Halil Cibran

 
İlki, onu yükseklere ulaşmaktan kaçındığını gördüğüm zamandı.
İkincisi, onu topalın önünde topallarken gördüğüm zamandı.
Üçüncüsü, kolayla zor arasında seçim yapması gerekip de, kolayı seçtiği
zamandı.
Dördüncüsü, bir yanlış yaptığı ve kendini başkalarının yanlışlarıyla
avuttuğu zamandı.
Beşincisi, güçsüzlüğe sabrettiği ve sabrını güce yorduğu zamandı.
Altıncısı, bir yüzün çirkinliğini hor gördüğü ve onun aslında kendi
maskelerinden biri olduğunu anlamadığı zamandı.
Ve yedincisi, bir övgü şarkısı söyleyip de, bunun bir erdem olduğunu sandığı
zamandı.
Halil Cibran

7 Ocak 2013 Pazartesi

CAMERON DIAZ NE DEMİŞ?


  Esquire dergisinin Aralık 2012 tarihli sayısındaki röportajından alıntı;

  '' Eğer sahip olduklarınız için şükrederseniz başka hiçbir şeye ihtiyacınız kalmaz.Minnettarlık sizi mutlu eder,memnuniyet duymak sizi mutlu bir insan yapar.Bu nedenle etrafınıza bakın ve sahip olduğunuz herşey için şükredin:Bu sayede dünyadaki en mutlu insan olabilirsiniz.
 
''Bence yaşlanmak , hayatın en güzel yanı.Çünkü artık bugüne dek bildiğiniz herşeyden daha fazla şey biliyorsunuz.Mesela ben kendimi daha iyi tanıyorum.fiziksel olarak da daha iyiyim.Hatta 25 imden çok daha iyiyim.

Ben olayları akışına bırakmayı tercih ediyorum,şu anda çokmutluyum neden düşünüp kafaya takarak herşeyi mahvedeyim ki ?''

Bu kadını 40 lı yaşlarını süren kadınların ve tabi kendimin de kahramanı ilan ediyorum.Var mı itirazı olan ?