BAZEN EN DOĞRU KARARLARIMIZ HİÇBİR MANTIKLI YANI OLMAYANLARDIR.

27 Ocak 2011 Perşembe

HER DEĞİŞİM SANCILI ( MI ) OLUR ?

Soruyor eş dost ‘’ ee neler yapıyosun. Özgürlük nasıl ‘’ diye. 
Garip bir duygu. Yıllarca bünyen aynı düzene alışıyor. Sabah belli saatte kalkılacak işe gidilecek.Akşam 7-8 bazen 9 a kadar  çalışılacak.Eve pestilin dönecek. TV karşısında bayılınacak.
Düzen değişti. Sabah uyanıyorsun .bir yere gitmek zorunda değilsin. Garip. Güzel ama garip.
Sıkıntı mı ? Şimdilik hiç yok.
Bir de hala sabah erken kalkmam gerekir diye hafta arası akşam dışarı çıkmıyorum.Şartlanmışım bir kere.
2 ay oldu.Bünye ne zaman eskiyi atar yeniye alışır bilmiyorum.Bünyeden bünyeye değişiyordur belki de.
 Sana özeniyoruz diyen dostlar;
Değişikliği isteseniz de istemeseniz de , kendinizi  hazırlasanız da  hazırlamasanız  da  fark etmiyor.Yeni düzene alışmak kolay değil.Bünye şaşırıyor. Yalpalıyor.Hatta hastalanıyor.
 Richard Bach ‘ın Mavi Tüy adlı kitabını çok severim.Okumayanlara da tavsiye ederim.Kitaptan bir alıntı;
Bir zamanlar billur gibi bir ırmağın dibinde bir köy dolusu yaratık yaşardı."

"Her yaratık kendisine göre bir yöntemle ırmak dibindeki dallara ve kayalara sıkıca tutunmuştu; çünkü yaşama biçimleriydi tutunmak ve doğduklarından beri bildikleri tek şey akıntıya karşı durmaktı."

Fakat bir yaratık sonunda şöyle dedi: 'Tutunmaktan yoruldum. Gözlerimle göremememe rağmen, akıntıya güveniyorum, bence o nereye gittiğinin farkında. Şimdi kendimi bırakacağım ve beni gittiği yere götürmesine izin vereceğim. Tutunmaya devam edersem, sıkıntıdan öleceğim.'

Diğer yaratıklar gülerek şöyle dediler: 'Ahmak! Kendini bıraktığın anda, o taptığın akıntı seni kayalara vurup parçalar. Böylece sıkıntıdan daha çabuk ölürsün!'

Ama o diğerlerini dinlemedi ve derin bir soluk alarak kendini bıraktı. Anında akıntı onu sürükleyip kayalara fırlattı."

Ancak yaratık yeniden tutunmayı reddedince, zaman içinde akıntı onu dipten havalandırdı, bu kez yara bere almamıştı."
"Irmağın daha aşağılarında yaşayan yabancı yaratıklar bağrıştılar: 'Mucizeye bakın! Bu yaratık bize benzemesine rağmen uçuyor! Bizi kurtarmaya gelen Mesih'e bakın!'"

"Akıntıyla sürüklenen yaratık şöyle dedi: 'Ben sizden daha fazla Mesih değilim. Irmak bizi özgürce havalandırmaya dünden razı, yeter ki biz bunu göze alalım. Gerçek görevimiz bu yolculuk, bu serüven.'"

Ben o yaratık kadar cesur değilim.Dalımı bırakmak için çok bekledim.
Ama artık diyorum ki yolculuk zamanı, serüven zamanı...










1 yorum:

  1. Bernacim ne kadar samimi ve dostca bir a.latim tebrikler didem

    YanıtlaSil